20 Nisan 2018 Cuma

Şeker Hastalığı

Toplum arasında şeker hastalığı olarak yer etmesine karşın tıp literatüründe diyabet olarak adlandırılan hastalık; en sık rastlanan hastalıklardan birisi olmakla birlikte, yetişkin bireylerde % 10 gibi oldukça ciddi bir görülme oranına da sahiptir.


En genel tabirler Tip 1 ve Tip 2 olmak üzere ikiye ayrılır fakat son dönemlerde Tip 1 sınıfı için yeni alt sınıflar da türetilmiştir. Şeker hastalarının % 95’ lik çoğunluğu Tip 2 ile karşı karşıya kalırken, kalan kısmı ise hastalığı Tip 1 sınıfıyla karşı karşıya kalır.


Tip 1 ve Tip 2 diyabet arasındaki farklar şu şekilde sıralanabilir;


  • Tip 1, pankreasta insülin salgısından sorumlu beta hücrelerinin vücut bağışıklık sistemi tarafından tahrip edilmesi neticesinde ortaya çıkmasına karşın Tip 2, salgılanan insülinin vücuda birçok farklı nedenden ötürü yetememesidir.

  • Tip 1 şeker hastalığında insülin üretimi olmazken, Tip 2’ de olur fakat salgı yeterli düzeyde değildir.

  • Tip 1’ in belirtileri aniden ortaya çıkar ve etki dereceleri yüksektir. Tip 2’ de ise semptomlar erken dönemde kendini belli etmez.

Görüldüğü üzere şeker hastalığı sınıflarının hayli farklılıkları mevcuttur ve bu nedenden dolayı da doğru tanının konulması oldukça kritiktir.


Hastalığa genel ifadelerle değindikten sonra şeker hastalığı nedenleri üzerinde durmak gerekir.


Şeker Hastalığı Nedenleri


Hastalığı ortaya çıkartan nedenlerin kapsamı oldukça dar olmakla birlikte Tip 1 ve Tip 2 için birtakım farklılıklar göstermektedir.


 


Bu doğrultuda Tip 1 şeker hastalığının oluşumunu tetikleyen faktörlerin pankreasa bağlı hastalıklar, virüs ya da enfeksiyon temelli rahatsızlıklar olduğu söylenebilir.


Tip 2’ de ise tetikleyici etmenler;


  • Fazla kilolar.

  • Hipertansiyon

  • Vücudun insüline karşı gösterdiği direnç

  • Yaş

şeklinde sıralanabilir.


Her iki tür için de ortak olan etken, genetik yatkınlıktır. Ailesinde daha önce şeker hastalığı ile karşı karşıya kalan bireyler, risk faktörü kapsamına dahil edilir ve belirli aralıklarla kan testi yaptırarak önlem alınmasında fayda vardır.



Burada üzerinde durulması gereken nokta; insülin direnci olarak ifade edilen durumdur. İnsülin direnci, vücut dokularının kana salgılanan insülin hormonuna karşı direnç ortaya koyması neticesinde hücrelerin, kandaki yüksek şeker konsantrasyonunun azaltamamasıdır. Dolayısıyla, bir önceki paragraflarda da ifade olunduğu gibi Tip 2 şeker hastalığında insülin hormonu salgısı vardır fakat yeterli değildir.


Hastalığın nedenlerinden de bariz bir şekilde anlaşılabileceği üzere, Tip 1 diyabeti oluşturan faktörlerin ortadan kaldırılması yani tedavisi daha kapsamlı ve zordur. Çünkü; bu türü oluşturan etkenlerin bireyin tasarrufundan değildir ve belirli bir kontrol mekanizması ile ortadan kaldırılamaz.


Şeker hastalığın nedenlerine kapsamlı şekilde bakıldığında ise; oldukça dar bir kapsama sahip oldukları görülür. Özellikle bu durum Tip 2 diyabetin kontrol altına alınmasını kolaylaştıran etkenlerden biridir.


Şeker Hastalığı Tedavisi


Hastalığın nedenlerinde olduğu gibi tedavisinde de Tip 1 ve Tip 2 için ayrı incelemeler yapmak gerekir. Öncelikli olarak belirtilmesi gereken; şeker hastalığı tedavisi kapsamında Tip 2 için daha fazla seçenek sunulduğu, bunun nedeninin ise hastalığı oluşturan etkenler olduğudur.



Tip 1 diyabet hastalığı olan bireylerin ömür boyu insülin kullanması zorunludur. Bunun  yanında, hastanın fiziksel aktivitelere katılarak sağlıklı bir vücuda sahip olması ve sağlıklı beslenme, uykusuzluk gibi vücut için temel faaliyetleri düzenlemesi gerekir. Tip 1’ in tedavisi için bir diğer seçenek de pankreas nakli olarak ifade edilen adacık hücre nakledilmesidir. Günümüz teknolojisinde iyiden iyiye kendini hissettiren bu tedavi tekniğinin en büyük dezavantajı; doku uyuşmazlığı nedeniyle tedavinin başarıya ulaşma yüzdesinin düşük olmasıdır. Doku uyuşmazlığını ortadan kaldırmak adına yapılan çalışmalar devam etmesine rağmen kesin bir netice elde edilmediğini ifade etmek gerekir.


Tip 2 diyabet için; ilaç kullanımı yahut insülin kullanımı tedavi için çoğu zaman yeterli olacaktır. Fakat, şeker hastalığı yanında obeziteye sahip hastalarda ameliyat ile zayıflama seçeneği de, şeker hastalığı tedavisi içerisinde dahil edilebilir. İlaç kullanımının hastalık üzerindeki etkileri şu şekilde sıralanabilir;


  • Pankreastan salgılanan insülin miktarını arttırmak.

  • Vücuttaki insülin direncini azaltmak.

  • Bağırsaklarda emilen şeker miktarını minimize etmek.

Belirtilen tedavi yöntemlerini aksatmayarak uygulayan ve Tip 1 diyabet tedavisi için de geçerli olan egzersiz, uyku ve beslenme düzeni gibi faktörlere dikkat eden hastaların, şeker hastalığının etkilerini büyük ölçüde hafifleteceği unutulmamalıdır.


Şeker Hastalığı Testi


Şeker hastalığı şüphesiyle hekim kontrolüne başvuran bireylere hastalık tanısı koyabilmek adına iki farklı şeker hastalığı testi uygulanabilir. Bu testler;


  • Açlık Kan Şekeri Testi

  • Oral Glukoz Tolerans Testi

olarak isimlendirilir.



Açlık Kan Şekeri testi uygulanabilme için bireyin en az 8 saat aç kalması ve testten önce herhangi bir besin tüketmemesi gerekir. Eğer testin sonucunda çıkan değer 100 mg/dl ile 125 mg/dl arasında değişkenlik gösteriyorsa, bireyin gizli şeker olma ihtimali oldukça kuvvetlidir. 126 mg/dl ve üzerinde bir sonuç var ise hastaya, şeker hastalığı tanısı konur.


 


Oral Glukoz Tolerans testinin uygulanabilmesi adına ise; bireyin öncelikle doktorun önerdiği besin gruplarını içeren bir öğün tüketmesi, daha sonra ise şeker yoğunluklu bir su içerek 2 saat beklemesi gerekir. Daha sonra yapılacak testin neticesinde göre şeker hastalığı tanısı koymak mümkün olacaktır.


Açlık Kan Şekeri testinin yetersiz kaldığı durumlarda tedbir amaçlı Oral Glukoz Tolerans testi uygulanır. Dolayısıyla her bir şeker hastalığı testi de tanı koyabilecek kesinliktedir.


Şeker Hastalığı Zararları


Şeker hastalığı zararları, vücudun birçok çalışma sistemini olumsuz etkileyerek hastanın yaşam standartlarında önemli düşüşlere sebep olabilir. Öyle ki, uzun süre önlem alınmayan hastalıklarda komaya girme olarak tabir edilen tehlikeli durumun dahi gerçekleşme olasılığı oldukça yüksektir. Dolayısıyla şeker hastalığı zararları göz önünde bulundurulduğunda erkenden önlem alınmalı ve hastalığın etkilerinin azaltılarak bir düzene sokulması gerekmektedir ifadesi yanlış olmayacaktır.



Şeker hastalığı zararlarının sıralamadan evvel en büyük etkisinin, damarlar yani vücut dolaşım sistemi üzerinde olduğunu belirtmek gerekir. Şeker hastalığı, damarlarda yaptığı tahribat ile;


  • Gözün yapısının bozulması dolayısıyla görme olayının sekteye uğraması.

  • Kalp ve beyinde ölümcül damar tıkanıklıklarının meydana gelmesi.

  • Vücut dolaşım sisteminin görevini tam anlamıyla yerine getirememesi.

etkilerine neden olur.


Buna ek olarak; sinir sistemi için zehirleyici etki taşıyan aseton miktarının kanda artış göstermesi ve böbreklerin işlevlerini zamanla yitirmesi de şeker hastalığı zararları kapsamında incelenmelidir.


Hastalığın vücutta meydana getirdiği bu olumsuzlukların, şeker hastalığının tedavisinde geç kalındığı yahut ihmaller yapıldığı takdirde ortaya çıkacağı unutulmamalıdır. Nitekim, bir önceki paragraflarda sıkça ifade edilen erken teşhisin önemini burada bir kez daha görmek mümkündür.


Şeker Hastalığında Alınacak Önlemler


Bireyin, beslenme ve yaşam tarzına dikkat etmesi birçok hastalığı olduğu gibi şeker hastalığını da önleyici etki yapacaktır. Elbette burada genetik etkenler neticesinde ortaya çıkan şeker hastalıkları dışarıda tutulur. Fakat, şeker hastalıklarının oluşum nedenleri incelendiğinde birçoğunun, bireyin tasarrufu ile ortaya çıkan faktörlerin etkisinde geliştiği görülür.


Dengeli beslenme, sportif aktivitelere önem verme, spor ve egzersiz yapma, düzenli uyku ve hekim kontrolleri alınabilecek önlemler dendiğinde ilk akla gelenlerdir. Özellikle düzenli hekim kontrolleri, ortaya çıkmış bir şeker hastalığının erken teşhisini kolaylaştırması açısından hayli kritik öneme sahiptir.


 



Şeker Hastalığı

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder