8 Nisan 2018 Pazar

Testis Kanseri

Erkek üreme hücrelerinin üretiminde sorumlu olan testislerde gelişen ve yayılarak birçok ciddi rahatsızlığı da beraberinde getiren testis kanseri, genel olarak bakıldığında 35 yaş ve üzeri bireylerde daha sık görülen, kanser türleri içerisinde önemli bir yer tutmasa da tedavi sürecinde gecikme yaşandığı takdirde hayli tehlikeli olabilen bir kanser türü olarak tanımlanabilir.


Tiroid kanseri ve ayrıca pankreas kanseri türlerine benzeyebilir ancak Akciğer kanseri özelliklerini taşıyabilir.


“Testis kanseri nedir?” sorusunun yanıtı görüldüğü üzere hayli basit olup birkaç cümle ile açıklanabilecek niteliktedir. Buna ek olarak; testis kanseri erken evrelerde tespit edildiği takdirde hastanın kurtulma olasılığı % 95’ lere kadar çıkabilir. Dolayısıyla hasta, testis kanserinin hangi evrede teşhis edildiğinin önemi üzerinde durmalı ve erken teşhisin getirileri üzerinde belirli bir farkındalık düzeyinde olmalıdır. Prostat kanseri ile karıştırılmamalıdır



“İlk paragrafta da belirtilse de testis kanserinin görülme sıklığı üzerine bu aşamada ayrı bir parantez açarak değinmek gerekir. İstatistikler veriler ışığında bakıldığında testis kanserinin görülme sıklığı; % 0.3’ dür.”


Bu oran her ne kadar düşük gibi gözükse de 30-55 yaş aralığı erkek bireylerde görülen kanser türleri arasında testis kanseri ilk sırada yer alır. Dolayısıyla, testis kanserinin görülme sıklığı çoğu zaman belirleyici bir parametre olarak kullanılamaz.


Elbette testis kanseriyle ilgili cevap verilmesi gereken önemli bir soru da “Testis kanseri öldürür mü?” sorusudur. Testis kanserinde hastaların ölüm oranı diğer kanser türlerine kıyasla hayli düşüktür. Yalnızca kanserli hücreler testis ile birlikte diğer dokulara da temizlenemeyecek biçimde yayıldıysa hasta için bir risk mevcuttur.


Testis kanserinden genel ifadelerle bahsettikten sonra hiç şüphesiz kansere konu olan dokunun yani testislerin yapısından ve işleyişinden bahsetmek gerekir.


Kasık bölgesinde bulunan ve ağırlığı yaklaşık olarak 25-35 gram aralığında değişen testisler, vücuttaki diğer hormon salgısı yapan bezler ile kıyaslandığında daha kolay deformasyona uğrayacak bir yapıya sahiptir. Testosteron hormon salgısıyla erkek bireylere ait özelliklerin ortaya çıkmasını tetikleyen, sperm üretimi ile neslin devamını sağlayan ve ürettiği spermleri çeşitli yollarla koruyan testisler, ergenlik dönemiyle birlikte büyüyerek vücudun hormon ihtiyacına yanıt verecek düzeye erişir.


Testislerin vücuttaki işlevi dikkate alındığında; testis kanserinin bireyin yaşantısında ortaya çıkartacağı olumsuzlukların boyutu hakkında daha net fikir edinmek mümkün olacaktır.


Testis Kanseri Evreleri



Kanserli hücrelerin testiste yayıldığı alan ve kritik bölgelere bağlı olarak, testis kanseri evreleri noktasında Evre 0, Evre 1 ve Evre 2 şeklinde 3 aşamalı bir kanser yayılım süreci olduğunu ifade etmek gerekir. Evre 1 ve Evre 2, kendi içerisinde çeşitli alt katmanlara ayrılarak testis kanseri evrelerinin detaylarıyla incelenmesine imkan verir.


  • Evre 0: Başlangıç aşaması olarak da ifade edilebilen Evre 0’ da, kanserli ya da tümörlü hücreler testiste erkek üreme hücresi olan spermin yer aldığı geçiş yollarına yayılmaya başlar. Bu aşamada hastalıkla ilgili herhangi bir semptom görülmesi genellikle mümkün değildir. Dolayısıyla bu durum hastalığın başlangıç aşamasında teşhis edilmesini neredeyse imkansız hale getirir.

  • Evre 1: Gelişim ve yayılım aşamasına geçen evreyi kapsayan Evre 1; A, B ve S olmak üzere üç alt sınıfta incelenir. Sperm kanallarında görülmeye başlayan kanserli hücreler bu evrede daha hiç kısımlara yayılarak dokunun işleyişini bozmaya başlar. A, B ve S evreleri kanserli hücrelerin dokunun tamamına yayılma aşamaları olarak algılanabilir. S evresinde tümör yayılımını tamamlamış ve testis faaliyetlerini sekteye uğratarak semptomlarını belli etmeye başlamış olur.

  • Evre 2: Sonuç evresi olarak nitelendirilebilen Evre 2 de kendi içerisinde A, B ve C şeklinde üç kısma ayrılır. Evre 1’ de olduğu gibi Evre 2’ de de alt sınıflar, kanserli hücrelerin yayıldığı alanların genişliğini ifade ederken kullanılır. Fakat, Evre 2’ de testis dokusundaki hücrelerin kanserli dokular ile olan teması tamamlanmış ve diğer vücut dokularına doğru bir yayılım başlamıştır. Dolayısıyla, testis kanserinin sonuç evresi olan Evre 2’ de tedaviye başlanmadığı takdirde kanserli hücreler hastanın yaşantısı üzerinde ciddi anlamda tehdit oluşturmaya başlar. Nitekim, testis kanseri kapsamında değerlendirilen semptomların hemen hepsi Evre 2’ de açık bir şekilde ortaya çıkar.

Görüldüğü üzere üç evrede incelenen testis kanseri, testis dokusu dışında diğer vücut dokularına da hızlı bir şekilde yayılabilme özelliğine sahiptir. Bu kapsamda uzman hekimlerin birçoğunun hastalığı Evre 1’ de tedavi etmenin en doğru faaliyet olacağı görüşünde birleştiğini belirtmek gerekir.


Testis Kanseri Nedenleri


“Testis kanseri nedenleri” kapsamında uzman hekimler tarafından kliniksel vakıalar üzerinde birçok araştırma yapılmış olmasına rağmen hastalığa neden olan faktörler tam anlamıyla tespit edilmemiştir. Yapılan araştırmaların sonuçları değerlendirildiğinde ortaya çıkan yegane sonuç; hastalığa sebebiyet vermesi muhtemel olan iki faktör, genler ve bireyin karşı karşıya kaldığı çeşitli hastalıklardır.



Diğer kanser türleri ile kıyaslandığında genetik faktörlerin testis kanseri üzerinde de hayli etkili olması hiç şüphesiz şaşılacak bir durum değildir. Öyle ki, istatistiksel veriler ile bakıldığında da bu durum açık bir şekilde görülür. Testis kanseri olan bireylerin önemli bir kısmının ailesinde geçmiş dönemlerde hastalığı çeşitli nedenlerden ötürü yaşamış bireylerin bulunduğu ispatlanmış bir durumdur.


Gen faktörü ile kıyaslandığında bireyin karşılaştığı hastalıklar elbette daha geniş kapsama sahiptir. Kasığa alınan şiddetli darbeler, çocukluk döneminde geçirilmesi gereken fakat yetişkinlik dönemine sarka kabakulak hastalığı ve testislerde enfeksiyon oluşumu ile testis kanseri arasında kuvvetli korelasyon tespit edilmiştir. Dolayısıyla, belirtilen hastalıklar ile testis kanseri arasında doğrudan bir ilişkinin varlığı ortadadır ve bu hastalıkları yaşayan bireylerin risk grubu kapsamına dahil edilmesi gerekir.


“Hastalığın nedenlerinin tam anlamıyla tespit edilmemesi elbette testis kanseri tedavisi aşamasında birtakım zorlukların ortaya çıkmasına sebep olacaktır. Bu değerlendirmeyi yaparken göz önünde bulundurulması gereken nokta; hastalığa sebep olan etkenlerin ortadan kaldırılmasının tedavinin özünü teşkil ettiğidir.”


Yani; probleme sebebiyet veren faktörlerin tespiti hayli zorken şüphesiz doğru tedavinin belirlenmesi de zorlaşacaktır. Fakat, ilk paragraflarda da belirtildiği gibi yayılım hatta sonuç evresinde teşhis edilen testis kanseri, doğru tedavi ile ortadan kaldırılarak hastanın sağlığına kavuşmasın sağlanabilir.


Testis Kanseri Belirtileri


Testis kanserini oluşturan hücreler akciğeri etkiliyorsa ortaya çıkan kronik öksürük hali

Testis kanseri evreleri noktasında kısmen de olsa değinildiği üzere testis kanseri, başlangıç aşamasında semptomlarını genellikle gizler. Gelişim evresinde ise dikkatli ve belirli farkındalık düzeyine sahip bireyler tarafından fark edilebilecek düzeye gelen semptomlar, sonuç evresinde birçok farklı şekilde kendini belli ederek teşhis edilmeyi bekler.


Testis kanseri belirtilerini şu şekilde listelemek mümkündür;


  • Testislerde herhangi bir ağrı göstermeksizin ortaya çıkan erik büyüklüğünde olan sert kitleler.

  • Kanserli hücrelerin bağışıklık sistemini etkilemesiyle eş güdümlü olarak ortaya çıkan kas ağrıları, yorgunluk hissi, iştahsızlık ve dolayısıyla da bireyin zayıflayarak deyim yerindeyse güçten düşmesi.

  • Nefes alışverişinin zorlaşması ve gıcık tarzında kronik öksürük problemi.

“Burada dikkat edilmesi gereken bir nokta; testisteki kanserli hücrelerin nereye yayıldığıdır. Akciğer dokularına etkiyen kanserli hücreler solunum sisteminde birtakım problemlere neden olacakken, kas ve iskelet sistemine etkiyenler ise kas ya da kemik ağrılarına sebep olacaktır. Dolayısıyla, testis kanseri belirtileri incelenirken kapsamlı bir değerlendirilme yapılması ve bunun sonucunda karara varılması gerekir.”


Testis Kanseri Tedavisi


Testis kanseri tedavisi kapsamında genellikle kullanılması muhtemel yegane yöntem ; cerrahi müdahaledir. Cerrahi müdahale ile kanserli hücrelere etki edildikten sonra hastanın fiziksel yapısına ve kanserin durumuna bağlı olarak radyoterapi ya da kemoterapi tercih edilebilir.



Özellikle ileri evrelerde tespit edilen lenf kanserlerinde vakit kaybetmeden uygulanan cerrahi müdahale hayli geniş bir kapsama sahiptir. Öyle ki, kanserin yayıldığı bölgeye bağlı olarak birtakım bezlerin ya da dokuların da cerrahi müdahale kapsamında vücuttan uzaklaştırılması gerekebilir.


Bu bağlamda bakıldığında cerrahi müdahalenin boyutunu belirleyen temel etkenin; kanserli hücrelerin yayılma gösterdiği alan olduğu söylenebilir.


“Testis kanseri tedavisinde olağan dışı koşullarda tedavi görmeyen bireylerin 5-8 gün içerisinde büyük ölçüde sağlıklarına kavuşur. Fakat belirtildiği gibi, başta lenf bezleri olmak üzere kanserli hücrelerin yayıldığı alan geniş ise hastanın sağlığına kavuşma süresi de uzayabilir. Tabi burada etken faktörlerden bir tanesi de; hastanın tedavi takvimine ne ölçüde uyduğudur. Yine hastanın tedaviyi olumlu etkileyecek olan doğru beslenme faaliyetlerine dikkat etmesi de tedavi süresini kısaltıcı etki yapar.”


Testis kanseri tedavisi sonrasında hastaların cinsel yaşantıları genellikle etkilenmez. Yalnızca, lenf bezlerine sıçrayan kanserli hücreler var ise kısır kalma durumu söz konusudur. Bu noktada önlem olarak; ameliyata girmeden önce hastanın spermleri dondurularak bekletilir ve tüp bebek yöntemiyle bebek sahibi olması sağlanır. Ufak ya da orta çaplı testis kanseri tedavisi gören bireylerde kısırlık gibi bir durum söz konusu değildir.




Testis Kanseri

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder