26 Nisan 2018 Perşembe

kanser türleri

Hemen herkes tarafından bilindiği üzere vücut sistemleri üzerinde en tehlikeli ve geniş tahribata neden olan hastalıklar, kanserlerdir. Günümüz tıp literatüründe kabul gören kanser türleri sayısı 100’ e yaklaşmıştır. Dolayısıyla kanser, üzerinde hayli durulması gereken kritik bir hastalık statüsünde varlığına devam etmektedir.


En sık karşılaşılan; akciğer kanseri, kan kanseri, karaciğer kanseri, mide kanseri, pankreas kanseri, testis kanseri , prostat kanseriyumurtalık kanseri, rahim kanseri, meme kanseri, tiroid kanseri, cilt kanseri de dahil olmak üzere hemen hemen bütün kanser türleri için kritik önem taşıyan nokta; erken dönemde teşhis edilerek tedavilerine başlanmasıdır. Etkilediği bölge dışına yayılım gösteren kanserlerde tedavi olanağı %30-35 bandında zorlaşmakta, kimi bireylerde ise bu yüzdeler daha da artmaktadır.


Kanser hastalığın vücut sistemlerine yaptığı büyük olumsuzluklara genel ifadelerle değindikten sonra, en sık karşılaşılan kanser türlerinden bahsetmek gerekir.


Akciğer Kanseri



Her ne kadar toplumsal bir yanılgı olarak akciğer kanserinin temel nedeninin sigara olduğu varsayılsa da, yapılan incelemeler neticesinde sigara kullanmayan birçok bireyin de akciğer kanseriyle karşı karşıya kaldığı görülmüştür.


Solunum sisteminin temelini oluşturan akciğerde, birtakım tetikleyici faktörlere bağlı olarak gelişen kanserli hücrelere en genel ifadeyle akciğer kanseri olarak tanımlanır. Akciğer kanseri temel olarak;


  • Küçük hücreli olan.

  • Küçük hücreli olmayan.

şeklinde ayrıma tabi tutulur.


Cinsiyet ve yaş, akciğer kanserinde etkin rol oynar. Erkek bireyler kadınlara kıyasla daha fazla sigara ve alkol tükettiğinden dolayı akciğer kanseri, erkek bireylerde daha sık karşılaşılan bir kanser türüdür. Fakat buna karşın; kadınlarda görülen akciğer kanserini yayılım hızı erkeklere oranla çok daha hızlıdır. Dolayısıyla, kadınlarda ortaya çıkan kansere daha erken teşhis ve müdahale edilmesi gerekir. Yaş açısından bakıldığında ise 50 yaş ve üzeri özellikle de sigara kullanan bireylerin risk kapsamında yer aldığını belirtilmelidir.


Başta kemik ve karaciğer olmak üzere birçok doku ve organa yayılım gösterebilen kanserli hücreler, erken dönemde tanı koyularak tedavisine başlanılmadığı takdirde hasta için ölümcül sonuçlar doğurabilir. Kanser türleri içerisinde akciğer kanseri bu özelliği ile ön plana çıkar.


Son olarak hastalığın temel belirtilerine değinmek gerekir, Akciğer kanseri belirtileri şu şekilde ifade edilebilir;


  • Göğüs bölgesinde ağrı ve nefes alışverişinde zorlanması.

  • Bireyin yutkunmasının güçleşmesi ve balgamda düşük miktarlarda da olsa kan bulunması.

  • İştahsızlığa bağlı olarak bireyde ani kilo kayıpları.

Hastalığın semptomlarının bireye ve kanserli hücrelerin yayıldığı dokulara bağlı olarak değişkenlik gösterebileceği unutulmamalıdır.


Kan Kanseri


Daha çok lösemi ismiyle bilinen kan kanseri, kan üretiminin temelini teşkil eden hücrelerin yapısal olarak deformasyona uğraması ve kontrol mekanizması dışında çoğalarak vücut sistemlerinin genelini etkilemesi olarak tanımlanabilir. Kan kanseri, diğer kanser türleri ile kıyaslandığında yayılım gösterebileceği muhtemel alanın genişliği ile ön plana çıkar.



Tedavisinde geç kalındığı takdirde kan ve lenf sistemleri yoluyla birçok dokuya sıçrayarak etki gösterme özelliğine sahiptir olan kan kanseri, akut ve kronik şeklinde iki temel ayrıma tabi tutulur.


  • Akut Kan Kanseri: Kanserli hücreler olgunlaşmamış akyuvarlarda oluşum gösterir ise akut kan kanseri olarak tanımlanır ve bu kanser türü hızlı seyir göstererek kısa sürede etki alanını genişletir.

  • Kronik Kan Kanseri: Olgunlaşmış akyuvarlarda görülen kanser oluşumları için kullanılır. Yavaş seyirlidir ve bu durum erken dönemde hastalığın teşhisini zorlaştırabilir.

Fiziksel aktiviteler sırasında anormal ölçülerde erken yorulma, sürekli halsizlik hissi ve cildin sarımtırak bir renk alarak soluk gözükmesi; kan kanserinin en önemli semptomlarındandır. Belirtilen bu semptomlara ek olarak; vücut bağışıklık sisteminin zayıflaması nedeniyle ortaya çıkan kronik gribal enfeksiyon ve cilt kanamaları da hastalığın belirtisi olabilir. Elbette hızlı yayılım gösteren kan kanserinde semptomlar, kanserli hücrelerin yayıldığı organların sistemdeki rolüne bağlı olarak farklılaşabilir.


Kan kanseri çocuklarda görülen nadir kanser türlerinden biridir. Özellikle bağışıklık sistemini yeni oluşturmaya başlamış çocuklar enfeksiyondan uzak tutulmadıkları takdirde lösemi ile karşılaşma riskleri büyük ölçüde artar. Dolayısıyla, 2-10 yaş grubundaki çocukların bağışıklık sistemini kuvvetlendirici besinler tüketmesine hayli dikkat edilmelidir.


Pankreas Kanseri


Kanser türleri içerisinde ölümcül niteliği bakımından ilk dört sıra içerisinde yer alan pankreas kanseri, 21. yy’ ın gelişen teknolojik imkanlarına rağmen ilaç ile tedavi edilememekte olup, tedavinin esasını cerrahi müdahaleler ve kemoterapi uygulamaları oluşturur.



Temel görevi; glikojen ve insülin hormonları ile kandaki glikoz yoğunluğunun ayarlanması olan pankreas, buna ek olarak; temel besin gruplarının yapıtaşlarına ayrıştırılmasında da rol alır. Pankreasta oluşum gösteren kanserli hücrelerin birçoğu kanallarda ortaya çıkar ve önce pankreas daha sonra da diğer dokulara sıçrayarak etki alanlarını genişletir.


 


Metastatik yayılım olarak ifade edilen; kanserli hücrelerin diğer organlara sıçraması durumunda genellikle tedavi; hastanın yaşam süresinin uzatılmasına yöneliktir. Çünkü; müdahale edilmesi gereken alan hayli genişler ve radyo-kemoterapi kullanılsa dahi bu ilerleme belirli oranlarda durdurulabilir.


Hastalığın oluşumunda etkin rol oynayan temel iki faktör; sigara ve genlerin etkisidir. Genler, tüm kanser türleri özelinde olduğu gibi pankreas kanserinde de aktif rol oynar. Bu iki faktöre ilaveten; yaş ilerlemesi, fazla kilolar, tek yönlü beslenme, şeker hastalığı ve petro-kimya türevi ürünlere maruz kalınması da hastalığı tetikleyebilir.


Mide Kanseri


Küresel ölçekte bakıldığında, en sık rastlanan kanser türleri arasında dördüncü sırada yer alan mide kanseri, kısa sürede mide dışı doku ve organlara yayılabildiğinden dolayı hastanın yaşantısını hayli tehdit eden bir kanser türüdür.


Özellikle bireyin uzun yıllar yanlış beslenme tarzını uygulaması, bakteriyel enfeksiyonlar, genetik faktörlerin etkisi ve alkol – sigara kullanımı, mide kanseri nedenleri kapsamında üzerinde durulması gereken temel faktörlerdir.



Etki dereceleri açısından bakılacak olursa; mide kanserlerinin % 40 gibi önemli bir miktarının enfeksiyonlar, % 10’ luk kısmının ise genetik faktörler etkisi altında ortaya çıktığı tespit edilmiştir. Dolayısıyla, vücut için tehdit olarak algılanmayan enfeksiyonların kanser oluşumunu tetikleyebileceği unutulmamalıdır.


Hastalığı ortaya çıkartan nedenler ile tedavinin doğrudan ilişkili olduğu göz önünde bulundurulursa; mide kanseri nedenlerinin kapsam olarak sınırlı olmasının hastalar için önemli bir avantaj doğurduğunu ifade etmek yanlış olmaz. Bu açıdan bakıldığında mide kanseri, özellikle erken dönemde teşhis edildiği takdirde diğer kanser türleri ile kıyaslandığında daha kolay bir hastalıktır.


Mide kanseri belirtilerine bakıldığında ise; midedeki yanma ve yutkunma zorluklarının ön plana çıktığı görülür. Kanserli hücreler etki alanını genişlettikçe şikayetlerde de değişkenlikler olabilir. Örneğin; olağan dışı iştahsızlıkla birlikte gelen kilo kaybı ve dışkıda kanama görülmesi, ilerleyen evrelerde ortaya çıkan semptomlardır. Erken dönemde hastalığın semptomları gastrit ve mide üşütmesi ile karıştırılmaya müsait olduğundan bu durum hastalığın teşhisinde birtakım zorluklar meydana getirebilir.


Tüm kanser türleri için geçerli olan; “Erken teşhis tedavi başarısını büyük ölçüde arttırır.” ifadesi, mide kanseri için de geçerlidir.


Mide kanseri tedavisi kapsamında temel noktayı; cerrahi müdahale ile kanserli bölgenin vücuttan çıkartılması oluşturur. Kanserli hücreler midenin tümüne yayıldıysa cerrahi müdahale kritik bir seçenek olacağından öncesinde kemoterapi, radyoterapi ya da ilaç tedavisiyle kanserli hücrelerin etkisi azaltılır, daha sonra müdahale edilir. Midesinin tamamı kanserli hücreler tarafından işgal edilen ve bu nedenle çıkartılan hastalarda, bağırsak dokusundan yeni bir mide yapılarak uygun diyet politikaları ile tedaviye devam edilir.


Karaciğer Kanseri


Sürekli yorgunluk hissi, mide bulantıları ile birlikte ortaya çıkan kusma, cildin sarımtırak bir hal alması ve dışkıda anormal beyazlıklar semptomları ile kendini belli eden karaciğer kanseri, metastatik yani diğer doku ve organlara kan ya da lenf sistemi yoluyla yayılım gösterme özelliği olan bir kanser türüdür. Karaciğer kanseriyle ilgili bilinmesi gereken bir diğer önemli nokta; semptomların erken dönemde büyük ölçüde kendini belli etmediği ve bu durumun da hastalığın tedavisinin gecikmesi üzerinde doğrudan etkili olduğudur.


Diğer kanser türleri ile kıyaslandığında karaciğer kanserini ortaya çıkartan etkenlerin varlığının tespit edilmesinin daha güç olduğunu belirtmek gerekir. Bu nedenle; hastalığın nedenlerinden ziyade, risk grupları üzerinde durmak gerekir.



Hepatit B ve C enfeksiyonu, siroz hastalığı, olağanüstü alkol tüketimi ve aşırı kilolar, karaciğer kanseri kapsamında dikkate alınması gereken risk faktörleridir. Özellikle siroz hastalığı ve aşırı alkol tüketimi, etkisi bakımıyla bir adım daha ön plana çıkar. Bakılacak olursa siroz hastalığını tetikleyen faktörlerden birinin de alkol tüketimi olduğu görülür. Dolayısıyla, aşırı alkol tüketen bireylerin karaciğer kanserinde olduğu gibi siroz hastalığında da risk grubuna dahil edildiği belirtilmelidir.


Karaciğer kanseri tanısı koyulması kısmında kan testleri, biyopsi, MR ya da tomografi teknikleri kullanılabilir. Bu teknikler içerisinde, kesin sonuç vermesi özelliği ile biyopsi ön plana çıkar. Karaciğerden alınan dokunun incelenmesi neticesinde hastalığın teşhis edildiği bu teknik, diğer tanı tekniklerini destekler niteliktedir.


Testis Kanseri


Adından da anlaşılabileceği gibi erkek bireylerde görülen kanser türleri içerisine dahil edilen testis kanseri, çoğunlukla testisin göz ve el ile hissedilir ölçüde sertleşmesi semptomuyla ortaya çıkar. Kanserli hücrelerin yapısına bağlı olarak bu sertleşmenin boyutu küçülebileceği gibi büyüyebilir de. Kanserli dokular testis ile sınırlı kalmadığından ve büyük çoğunlukla akciğerlerde etki göstermeye devam ettiğinden hastada, nefes alışverişinde güçlük ve göğüs bölgesinde baskı görülebilme ihtimali de vardır. Dolayısıyla, testis kanserinde tek boyutlu düşünmemek ve vücudun genelindeki anormallikleri değerlendirmek gerekir.



Çoğunlukla 35 yaş ve üzerindeki bireylerde görüldüğünden, bu yaş hastalık için kritik  bir önem arz eder ifadesi yanlış olmayacaktır. Hastalığın en önemli semptomunun da testislerdeki hissedilir değişim olduğu düşünüldüğünde, düzenli aralıklarla yaptırılacak olan testis muayenelerin hastalığın teşhisindeki etkisi daha net görülecektir.


Kanser türlerinin birçoğunda olduğu gibi genetik etkiler, testislere alınan şiddetli darbeler, kabakulak hastalığının yetişkinlik döneminde geçirilmesi ve enfeksiyonların etkisi, testis kanserini meydana getiren faktörlerin başında gelir.


Hastalığın tedavisinde diğer kanser türleri tedavisi kapsamında olduğu gibi cerrahi müdahale odaklı bir tedavi metodu belirlenir. Elbette hastalığın derecesine, kanserli hücrelerin etki boyutuna ve hastanın gösterdiği dirence bağlı olarak tedavi takviminde birtakım değişiklikler yapılabilir. Genel olarak bakıldığında; erken evrede teşhis edilen testis kanserlerinde doğrudan cerrahi müdahale ile tedavi mümkünken, ilerleyen evreler için böyle bir durum söz konusu değildir. Özellikle kanser, etki alanını genişleterek başka vücut doku ve organlarında faal olmaya başladıysa cerrahi müdahale öncesinde hastanın rahatlatılması ve kanserin ilerlemesinin durdurulması adına kemoterapi ya da radyoterapi uygulanır.


Kanser Türleri ve Yaşam Süreleri



Kanser türleri ve yaşam süreleri arasındaki ilişkiyi kesin ifadelerle tanımlamak mümkün değildir. Çünkü; bu ilişkiyi etkiyen faktörler hassas dengeler içerisinde yer alır ve bu dengelerin teşhisi hayli zordur. Örneğin; olgunlaşmamış akyuvar hücrelerinde meydana gelen kan kanseri oldukça hızlı sürede etki gösterir ve önlem alınmadığı takdirde hastanın yaşam süresi 2-3 ay ile sınırlanır. Fakat, kan kanserinin bir diğer türü olan kronik kan kanserinde bu süre daha yüksektir. Bunun nedeni ise; hastalığın yapısal olarak yavaş etki göstermesidir. Dolayısıyla, kanser türleri ve yaşam süreleri arasında doğrudan bir ilişki kurmak mümkün değildir.


 


Kemoterapi görenler nasıl beslenmeli ?



kanser türleri

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder