13 Nisan 2018 Cuma

Kan Kanseri

Çoğunlukla lösemi adıyla ön plana çıkan ve birçok farkındalık projesi ile de toplumsal hayatta hayli yer edinene kan kanseri, kan yapımından görev alan hücrelerin yapısının bozulması ve bunun neticesinde kontrolsüz olarak yayılım göstermesi olarak ifade edilebilir.


“Kan kanseri ile ilgili üzerinde durulması gereken ilk nokta; kanserin etkilediği akyuvar hücrelerine göre şekil aldığıdır. Daha detaylıca açıklamak gerekirse; belirli bir olgunluğa erişmiş akyuvarlarda meydana gelen kanser oluşumu yavaş seyreden bir kanser tipidir. Olgunlaşmamış akyuvarlarda kanser oluştuğunda ise kanserin yayılımı tam tersi bir şekilde 1-2 aylık kısa süre içerisinde gerçekleşerek hastanın yaşam kalitesinde önemli düşüşlere sebep olur.”


Kanser hücreleri özelde kemik iliği ve lenf sistemini etkilerken genelde ise tüm vücut üzerinde birtakım sistematik bozulmalara sebep verir. Kanserin etkilediği dokuların yapı ve görevlerine kısaca değinmek hiç şüphesiz konunun anlaşılırlığını kuvvetlendirecektir.



Kemik İliği ve Lenf Sistemi


Süngervari bir yapıya sahip olan yumuşak dokulu kemik iliği, vücut genelinde bakıldığında % 4 oranında geniş yer tutan bir dokudur.  Kemik iliğinin temel görevi ise; kan hücrelerinin oluşumunu sağlaması ve kontrol altında tutması olarak tanımlanabilir.


Lenf sisteminin vücut işletiminde rol aldığı noktalar hiç şüphesiz kemik iliğine kıyasla daha karmaşıktır. Genel olarak lenf sisteminin etkisi altında bulunan sistemsel faaliyetler şu şekilde sıralanabilir;


  • Doku sıvısı ve kan arasındaki dengeyi sağlayarak dolaşım sisteminin devamlılığına katkı yapmak.

  • Bağırsaklardan geri emilim yoluyla vücuda kazandırılan maddelerin dolaşım sistemine katılmasını sağlamak.

  • Vücut savunma sisteminde aktif rol almak.

  • Dolaşım sisteminde artık madde konumunda bulunan maddelerin toplanmasını sağlamak.


Görüldüğü üzere lenf sisteminin temel işlevi dolaşım sistemi ve vücut savunması olarak iki noktada toplanmıştır. Dolayısıyla, lenf sisteminde meydana gelecek problemler ilk olarak dolaşım sistemini ve vücudun hastalıklar karşısında gösterdiği direnç faaliyetlerini etkileyecektir. Bu durum da hastalığın semptomları noktasında bir hayli fikir verir.


Kanserin etki ettiği dokular ve bununla ilintili olarak vücut sistemlerinde meydana getirebileceği olumsuz etkilere değindikten sonra, sırasıyla “Kan kanseri neden olur?” ve “Kan kanseri nasıl anlaşılır?” ve “Kan kanseri tedavisi ne kadar sürer?”  sorularının yanıtlarını etraflıca aramak gerekir.


Kan Kanseri Neden Olur?


Kanser türlerinin birçoğunda olduğu gibi kan kanserinde de problemi doğuran nedenlerin tam manasıyla tespit edilememesi hastalığın tedavisinde büyük olumsuzluklara sebep olur. Öyle ki, yanlış tedaviyle dahi hastanın yaşantısının son bulması muhtemel bir durumdur. En genel ifadeyle; kanserin oluşumuna sebep olan faktörlerin deyim yerindeyse nokta atışla tespit edilememesi tedavinin şekillenmesini aksatacak ve başarı yüzdesini düşürecektir.


Kliniksel kan kanseri vakıaları üzerinde yapılan araştırmalar neticesinde hastalığın nedeni ve risk faktörü olarak kabul görev etkenler;


  • Virüs ve bakteriyel kaynaklı enfeksiyonların etkisi.

  • Genetik faktörler ve bu faktörlerin meydana getirdiği down sendromu gibi hastalıklar.

  • Radyoaktif özellik taşıyan maddeler ile uzun süreli etkileşim.(Elektronik aletler, tıbbi görüntüleme cihazları)

  • Özellikle besin maddelerinin renklendirilmesi ve muhafazası noktasında aktif olarak kullanılan kimyasal açıdan zararlı katkı maddeleri.

  • Çürüme ve bozulma gibi yapısal olarak tahribata uğramış besin maddeleri.

  • Sanayi sektöründe faaliyet gösteren firmaların oluşturduğu kimyasal hava kirliliği.

şeklinde sıralanabilir.



“Kan kanseri neden olur?” sorusunun yanıtını çocuk hastalar açısından verecek olursak; vücuttaki D vitamini eksikliğinin temel nedeni teşkil ettiğini ifade etmek gerekir. Özellikle 1 yaşını tamamlamış olan ve bağışıklık sistemini oluşturmaya devam eden bebekler/çocuklar için güneş ışığının ve temiz havanın olumlu etkisi hayli önemlidir.


Burada dikkat edilmesi gereken nokta risk faktörü ve hastalığın nedenleri arasındaki ince çizgidir. Diğer kanser türleri ile kıyaslandığında kan kanserinde bu çizgi belirgin bir şekilde görülmez. Buradan yola çıkarak; kan kanserini oluşturan etmenler geniş bir yelpazede incelenebilir ifadesini kullanmak yanlış olmayacaktır.


Kan Kanseri Nasıl Anlaşılır?


Bir önceki paragraflarda ifade olunduğu gibi kan kanserinin nedenlerinin doğru bir şekilde tespit edilmesi, tedavinin başarısı üzerinde doğrudan etki sağlar. Kan kanseri belirtileri de hastalığın teşhisini kolaylaştırarak erken tedavinin ve dolayısıyla hastanın sağlığına kavuşmasının önünü açar. Bu kapsamda bakıldığında; hastalığın nedenlerinin olduğu kadar belirtilerinin de etkin bir şekilde okunmasının hayli önemli olduğunu belirtmek gerekir.



Semptomların okunmasının hastalığın seyri üzerindeki etkisine genel ifadelerle değindikten sonra “Kan kanseri nasıl anlaşılır?” sorusunun yanıtı olarak verilebilecek cevapları şu şekilde listelemek mümkün olacaktır;


  1. Vücuttaki kan hücrelerinin yapısının bozulmasına bağlı olarak ortaya çıkan bacak ve kollarda halsizlik hissi, tempolu fiziksel hareketleri uzun süre devam ettirememe ve gün içerisinde anlık yorgunluk hisleri.

  2. Kas-iskelet sisteminin kanserli hücrelerden etkilenmesiyle oluşan kas ve kemik ağrıları.

  3. Ciltte pembemsi renk değişimi ve şiddetli olmayan darbelerde dahi görülen morarmalar.

  4. Diş etlerinde kanama ve sızı şeklinde ağrı görülmesi. Bu kanamalar zaman zaman burunda da olabilir.

  5. Lenf sisteminin etkilenmesiyle ilintili olarak vücut bağışıklık sisteminin pasivize olması ve bunun neticesinde bireyin kronik bir hal alan enfeksiyonal hastalıklarla karşı karşıya kalması.

Hastalığın özellikle ciltte ve bağışıklık sisteminde meydana getirdiği olumsuz etkiler birçok hastalıkla karıştırılmaya müsait olduğundan, bu durum hastalığın erken tanısının gecikmesine sebebiyet verir. Listelenene temel semptomlar içerisinde en çok dikkat çekeni olan; diş etleri ve burunda görülen anlık kanamalar, teşhis noktasında büyük öneme sahiptir. Genellikle kanserli hücrelerin yayılım gösterdiği alanın artması yani hastalığın ilerlemesi ile ortaya çıkan bu semptom fark edildiği takdirde, bireyin hekim kontrolüne başvurması gerekir.


Çocuklarda Kan Kanseri Belirtileri


Kan kanseri belirtilerinin yaşa bağlı olarak birtakım değişkenlik gösterdiği de üzerinde durulması gereken bir noktadır. Bu kapsamda, 2 ile 10 yaş arasındaki çocuk bireylerde ortaya çıkan kan kanseri belirtilerini sıralamak istersek;


  1. Halsizlik ve iştah kaybına bağlı olarak görülen ani kilo kayıpları.

  2. Cildin sarımtırak bir renk alarak solgun görülmesi.

  3. Karın bölgesinde ağrı olmaksızın meydana gelen şişlik.

  4. İskelet sisteminin temelini teşkil eden eklemlerde ağrı.


 


Yetişkin bireylerden farklı olarak çocuklarda cildin solgun görülmesi ve karın bölgesinde şişlik, kan kanseri belirtileri olarak ortaya çıkar. Belirtilerin okunması ile erken teşhis arasındaki ilişki yetişkinlerde olduğu gibi çocuklarda da tamamıyla geçerlidir.


“Vücuttaki işlevselliği etkileyen her hastalık türünde olduğu gibi kan kanserinde de, teşhisi kolaylaştıran etmenler; bireyin sahip olduğu dikkat ve ciddiyet düzeyidir. Burada ciddiyette kasıt; semptomların üzerinde durulması ve nedeninin araştırılmasıdır. Belirtilen iki faktör bir arada olduğu takdirde hastalığın tanısı daha erken gerçekleşecek ve tedavi için uygun takvimin belirlenmesi kolaylaşacaktır.”


Kan Kanseri Tedavisi


Kan kanseri tedavisi noktasında ilk olarak belirtilmesi gereken; kanserli hücrelerin boyutu ve yayılım gösterdiği alan, vücutta meydana gelen tahribat ve hastanın fizyolojik özellikleri dikkate alınarak uygun tedavi metodunun belirlendiğidir. Elbette belirtilen etkenlerin tespiti için detaylı testler yapılır ve tüm bunlara ek olarak hekimin görüşleri de belirleyici rol oynar.



Kan kanserinde en sık tercih edilen tedavi metodu; kemoterapidir. Kanserli hücrelerin yapısına göre kemoterapide kullanılacak ilaçların türü ve dozajları değişkenlik gösterir. Eğer kemoterapi doğru tedavi seçeneği ise bireye bağlı olarak tedavi süresi 1.5-2 yıl arasında değişkenlik gösterir. İlaç seçimi ve dozaj hesabında büyük hatalar yapılmadığı takdirde kanserin tedavisinde büyük ölçüde başarıya ulaşılır.


Kullanım oranı açısında kemoterapi ile kıyaslandığında bir adım geride kalsa da hastalığın tedavisinde kullanılan bir diğer teknik; kemik iliği naklidir. Kemik iliği naklinin riskli tarafı; alıcı ile vericinin hücre yapısının uyuşmamasıdır. Bu kapsamda yapılan çalışmalar neticesinde kan uyuşmazlıklarının giderilmesi başarılmış olsa da risk devam etmektedir. Nakil işleminin temelinde; kan hücreleri üretiminin esasını oluşturan kan kök hücrelerinin damardan alıcıya nakledilmesi yatar. Vericiden kemik iliği alınması işlemi basit bir operasyon ile 80-100 dakika arasında tamamlanır.


“Kemik iliği nakli ile tedavi edilen hastalarda kan kanserinin tekrarlama riski mevcuttur. Hastalığın tekrarını etkileyecek olan etkenler; hastanın fiziksel özellikleri ve yaşıdır.”  Dolayısıyla, hastalık tedavi sonrasında da sürekli kontrol altında tutulmalıdır.


Son olarak nakil ile tedavide alıcı konusuna ayrı bir parantez açmak gerekir. Kemik iliğinin alındığı birey, hastanın akrabası olabileceği gibi hastayla kan bağı bulunmayan birisi de olabilir.



“Genel olarak bakılacak olursa; kanserli hücrelerin yapısını bozan ve böylelikle hastalığın tedavisini sağlayan ilaç kullanımının yetersiz kaldığı noktalarda kemik iliği naklinin tercih edildiğini ifade etmek gerekir.”


Kan kanserini diğer kanser türlerinden ayıran en önemli nokta; tedavi esnasında cerrahi müdahalenin ön planda olmamasıdır. Cerrahi müdahale, her ne kadar kemik iliği nakli esnasında kullanılsa da karaciğer kanseri ya da mide kanserinde olduğu gibi yoğun bir etkiye sahip değildir.


Kan Kanseri Çeşitleri


Genel olarak bakıldığında olgunlaşmış akyuvarlarda ve olgunlaşmamış akyuvarlarda oluşan kan kanseri şeklinde temel bir ayrım yapmak mümkündür.


Hızlı seyreden yani akut kan kanseri olarak nitelendirilen kanser türü kendi içerisinde;


  • Akut Lenfoblastik Lösemi

  • Akut Miyoblastik Lösemi

şeklinde bir sınıflandırmaya tabi tutulur.


Akut kan kanseri ile kronik kan kanserini ayıran en hassas nokta; hızlı seyreden akut kan kanseri tedavisinde vakit kaybedildiği takdirde hastanın yaşantısının tehlikeye gireceğidir. Dolayısıyla, akut kan kanserinin teşhisi kroniğe kıyasla daha kritiktir ifadesini kullanmak yerinde olacaktır.


Kan kanserlerinin geneline bakıldığında akut kan kanseri % 20’ lik bir paya sahiptir. Akut kan kanseri, hemen her yaş grubunda görülebilmesine rağmen sıklıkla çocuklarda ortaya çıkar ve çabuk gelişim göstermesi neticesinde semptomlarını kısa süre içerisinde belli eder. Bu kanser türünde pıhtılaşmada rol alan trombosit üretiminin engellenmesi neticesinde vücudun çeşitli yerlerinde sızıntı şeklinde görülen kanamalar meydana gelir. Görülen bu kanamaların etkisi ise; hastanın halsiz ve yorgun bir yapıya bürünmesidir.



 


Kronik kan kanseri ise akut kan kanserinin tamamıyla zıttı olup yavaş seyirlidir ve semptomlarının ortaya çıkması hayli zaman alır. Dolayısıyla kronik kan kanserinin tedavisi noktasında zaman faktörü daha az öneme sahiptir. Akut kan kanserinde olduğu gibi kronik kan kanseri de kendi içerisinde;


  • Kronik Lenfositik Lösemi

  • Kronik Miyeloid Lösemi

olarak ikiye ayrılır.


Kronik lenfositik lösemi genellikle yaşlı bireylerde ortaya çıkan ve yapısal olarak vücut bağışıklığında etki rol oynayan lenf hücrelerine benzemelerine rağmen görevlerini yapamayan hücrelerin kemik iliğinde kontrolsüz bir şekilde yayılım göstermesi ile ortaya çıkar. Yavaş seyirli bir kan kanseri türü olduğunda dolayı bireye ciddi rahatsızlıklar vermediği sürece teşhis edilmesi hayli zordur.


Öyle ki, kimi vakıalarda hastalık teşhis dahi edilmeden birey ile birlikte uzun süre yaşayabilir. Nitekim yapılan araştırmalar, kronik lenfositik lösemide zaman zaman tedaviye ihtiyaç duyulmayacağını ispatlar niteliktedir.


Belirtilen tüm öğeler göz önünde bulundurulduğunda, kanserin türünün tedavi üzerinde sahip olduğu etki daha net anlaşılır.


 


 



Kan Kanseri

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder