5 Nisan 2018 Perşembe

Pankreas Kanseri

Ölümcül kanser türleri sıralamasında dördüncü sırada yer bulan pankreas kanseri; diğer kanser türlerine kıyasla daha hızlı yayılım gösteren, genellikle 55 yaş üstü bireylerde ortaya çıkan ve uzmanların tümünün kritik nokta olarak hastalığın erken teşhis edilmesini kabul ettiği hastalık olarak tanımlanabilir. Karaciğer kanseri ile benzer özellikleri taşır.


Pankreas kanseri ile ilgili detaylı bilgiler vermeden evvel pankreasın vücuttaki yeri ve vücut sistemlerindeki görevine değinmek gerekir. Pankreas karın boşluğu olarak nitelendirilen bölgede bulunan ve etrafında mide ile karaciğerin yer aldığı çok fonksiyonlu salgı bezi olarak ifade olunabilir. Sindirim sisteminde görev alan organların kapsamına dahil edilen pankreasın görevlerini iç salgı ve dış salgı şeklinde ikiye ayırmak mümkündür.


Pankreasın bezinin vücut sistemlerinde üstlendiği temel iki görev şu şekilde sıralanabilir;


  • Kandaki glikoz yoğunluğunun düzenlenmesinde rol alan insülin ve glukagon hormonlarının salgılanması.

  • İçerisinde tripsin, lipaz ve amilaz bulunan pankreas özsuyunun yağ, protein ve karbonhidrat moleküllerinin küçük parçalara ayrılmasında görev alması.


Hiç şüphesiz şeker dengesinin sağlanması ve büyük moleküllerin daha küçük yapıtaşlarına ayrılması vücut için hayati faaliyetlerdir. Pankreasın görevlerinin daha net değerlendirilmesi noktasında şeker hastalığının bireyin yaşam kalitesi üzerinde yaptığı olumsuz değişimleri göz önünde bulundurmak gerekir.


Kanserli hücrelerin, vücut için kritik görevleri üstlenen pankreası işlevsiz hale getirmesi tahmin edilebileceği gibi birbiriyle ilintili olarak işleyen komplike sistemlerin işleyişini bozacak ve hastanın yaşantısını için tehlikeli bir vaziyet oluşturacaktır. Bu nedenle özellikle hastalığın etkilediği risk grupları kapsamında yer alan bireylerin, pankreas kanseri semptomları noktasında yetkin düzeyde bilgiye sahip olması gerekir.


Tüm bunlar göz önünde bulundurulduğunda bu aşamada pankreas kanseri kapsamında incelenen risk faktörlerinden bahsetmek konu bütünlüğü açısından faydalı olacaktır.


Pankreas Kanseri Risk Faktörleri


Pankreas kanserinin risk faktörleri;


  • Çeşitli nedenlere bağlı olarak ortaya çıkan şeker hastalığı.

  • Bireyin petrokimya türevi ürünlerin olumsuz etkisine maruz kalmış olması.

  • İlerleyen yaşın vücut sistemleri üzerindeki olumsuz etkisi.

  • Sigara bağımlılığı.

“Burada sigara bağımlılığı faktörünü detaylandırmak gerekir. Sigara bağımlılığı kimi durumlarda pankreas kanseri nedeni olarak kabul edilirken kimi durumlarda da risk faktörleri kapsamında değerlendirilir. Kesin bir ayrım olmamakla birlikte, pankreas kanserine yakalanan hastalarının önemli bir kısmının sigara tüketicisi olması üzerinde yola çıkılarak araştırmalar yapılmış ve sigara kullanımının, kanser üzerinde % 30’ luk bir etkiye sahip olduğu tespit edilmiştir. Dolayısıyla, her ne şekilde olursa olsun sigara kullanımı pankreas kanserinde etkin faktörlerden biridir.”



Risk faktörlerinin etkisi noktasında bir sıralama yapmak gerekirse sigaradan sonra karşımıza çıkan faktör; şeker hastalığıdır. Bir önceki paragraflarda da belirtildiği gibi pankreas insülin ve glukagon hormonları aracılığıyla kandaki glikoz konsantrasyonunu kontrol altında tutar. Bu bağlamda bakıldığında şeker hastalığını pankreasın görevini tam anlamıyla yerine getirememesi olarak ifade etmek mümkündür. Bu nedenle de, şeker hastalığına sahip bireyler pankreas kanseri için risk kapsamında değerlendirilir ve diğer bireylere kıyasla daha sık hekim kontrolüne başvurmaları gerekir.


Pankreas Kanseri Nedenleri


Pankreas kanseri kapsamında risk faktörü olarak değerlendirilen etkenlere bakıldığında hastalığın nedenleriyle ilgili hiç şüphesiz birtakım öngörüler yapılabilir. Fakat, bu öngörülerin bilimsel bir niteliği olmadığında dolayı uzman hekimlerin tamamı tarafından kabul gören genellemeler üzerinde durmak gerekir.


Bu bağlamda kliniksel vakıalar üzerinde yapılan araştırmalar sonucunda ortaya çıkan ve hastalığa zemin hazırlayan etkenler şu şekilde detaylandırılabilir;


  • Genetik Yatkınlık: Akciğer ve karaciğer kanseri başta olmak üzere kanser türlerinin tümünde az ya da çok olarak etki sahibi olan genetik faktörler, pankreas kanserinde de büyük etkiye sahiptir.

  • Obezite: Halk arasında fazla kilolu olmak olarak ifade edilen obezite, pankreas kanserinin nedenleri arasında kendine yer bulur. Kandaki glikoz konsantrasyonu ile doğrudan ilişkisi olduğundan obezite hastalarını, pankreas kanserinin risk faktörüne de dahil doğru olacaktır.

  • Alkol Tüketimi: Alkol tüketimi genel anlamda bakılacak olursa vücut damar sistemine, özel anlamda ise karaciğer ve pankreasa büyük zarar verir.

Hastalığın nedenleri kapsamında sigara tüketimi de dahil edilebilir. Sigara tüketimi noktasında bir önceki paragraflarda da ifade edildiği gibi uzman görüşler ikiye ayrılmıştır. Dolayısıyla burada belirleyici olan, hastanın başvurduğu hekimin yaptığı değerlendirmedir.


“Genel bir ifadeyle toparlanacak olursa; pankreas kanserini doğuran nedenlerin belirli bir çerçeve dahilinde incelenebilmesinin hastalığın tedavisine olumlu yönde katkı sağladığını ifade etmek gerekir.”


Pankreas Kanseri Tanısı


Birçok kez değinildiği gibi pankreas kanserinde erken teşhis hastalığın ölümcül niteliğinin azaltılmasında büyük öneme sahiptir. Hastalığın teşhis faaliyetlerini tanı olarak nitelendirmek gerekirse, pankreas kanserinde kullanılan tanı yöntemleriyle ilgili yetkin düzeyde bilgiye sahip olmanın gerekliliği daha ne şekilde görülür.


Pankreas kanseri tanısı kapsamında kullanılan yöntemler;


  • Kanın Yapısının İncelenmesi: Bilirubin başta olmak üzere kan içerisinde belirli bir düzeyde bulunması gereken maddelerin tespit edilmesi açısından kan testi uygulanır. Burada hedeflenen; pankreasın görevini tam anlamıyla yerine getirip getiremediğinin anlaşılmasıdır.

  • Tomografi: Hiç şüphesiz en etkili tanı yöntemlerinden bir tanesi pankreasın görüntülenmesi olarak da ifade edilebilen tomografidir. Geniş bir kullanım alanına sahip olmasına rağmen erken evredeki kanserli hücrelerin fark edilememesi gibi bir ihtimal de mevcuttur. Bu nedenle genellikle iki farklı tanı tekniği bir arada kullanılır.

  • Ultrason: Gebeliğin kesinleştirilmesi başta olmak üzere birçok kritik noktada kullanılan ultrasyonda temel işleyiş; cihazdan gönderilen ses dalgaları ile organların yapısının incelenmesidir. Dolayısıyla, görüntüleme cihazı olarak nitelendirilen ultrason yöntemi ile pankreastaki kanserli hücrelerin varlığı tespit edilebilir.

  • Biyopsi: Başta karaciğer kanseri olmak üzere hemen hemen bütün kanser türlerinde yaygın olarak kullanılan biyopsi, pankreas kanseri tanısı noktasında da tercih edilebilir. Pankreastan alınan doku üzerinde yapılan incelemeler neticesinde kanser tanısı hastaya kanser tanısı konulması biyopsi tekniği olarak tanımlanır. Parça alımı genellikle ince uçlu yapıya sahip bir iğne yardımıyla gerçekleştirilir.

  • MR(Manyetik Rezonans Görüntüleme): Radyoaktif dalgalar yardımıyla görüntüleme işlemi gerçekleştiren MR, pankreas bezinde var olan kanserli hücreleri tespit edebilir. Buna ek olarak; kanserli hücreler çevredeki diğer organ ve dokulara yayılım gösterdiyse bu yapıların durumlarıyla ilgili de fikir sahibi olunması mümkündür.

“Listelenen 5 temel tanı tekniğine ek olarak birçok tekniğin de kullanılabilmesi muhtemeldir. Hiç şüphesiz tanı tekniklerinin sayısının çokluğu, hastalığın boyutlarının detaylı bir şekilde tespit edilmesi noktasında hekim ve hastaya büyük avantajlar sağlar.”


Pankreas Kanseri Evreleri


Hastaya uygun tedavi programı belirlenmesi noktasında etkin düzeyde öneme sahip faktörlerden biri; kanserin hangi evrede seyrettiğidir. Pankreas kanseri evreleri ile ilgili bilinmesi gereken ilk nokta; 5 evreye ayrılarak incelendiğidir.


  1. Evre 0: Kanserli hücreler bu evrede oluşuma başlarken oldukça sınırlı bir yayılım alanına sahiptir. Dolayısıyla, herhangi bir tanı tekniği ile kanserin tespit edilmesi bu aşamada mümkün değildir.

  2. Evre 1: İlk evrede oluşumunu tamamlayan kanser, Evre 1’de etki alanlarını genişleterek pankreasın işlevselliğini kısım kısım etkilemeye başlar.

  3. Evre 2: Pankreasa yayılmayı tamamlayan kanser dokusu, çevrede dokulara etkimeye başlar ve öncelikli olarak etkilediği doku lenf bezleri olur. Özellikle bu evre hastalar için kritik bir noktadır. Pankreasın görevlerini ciddi ölçüde aksattığı bu evrede hastalık teşhis edildiği takdirde hastanın normal yaşantısına dönme ihtimali oldukça yüksektir.

  4. Evre 3: Yayılmaya devam eden kanserli hücrelerin tesir alanı genişlemeye devam eder. Pankreas kanseri belirtileri kendini açık bir şekilde bu evrede göstermeye başlar.

  5. Evre 4: Çevresindeki dokuları etkileyen kanser için Evre 4, sonuç noktası olarak ifade edilebilir. Bu evrede hastanın yaşamı ciddi tehlike altındadır ve müdahale seçeneğinde dahi tam anlamıyla bir tedavi sağlanamayabilir. Fakat vakit kaybetmeden müdahale edilerek kanserin vücuttan temizlenmesi gerekir.

Görüldüğü üzere Evre 3 ve Evre 4’de pankreas kanseri öldürücü niteliğini arttırarak hastanın yaşantısını tehdit edecek düzeye gelir. Evrelerin süreleriyle ilgili kesin ifadeler kullanmak mümkün değildir. Kanseri ortaya çıkartan nedenlere ve hastanın vücudunun kanserli hücrelere ne denli karşı koyabildiğine bağlı olarak evrelerin süreleri değişkenlik gösterebilir.


Pankreas Kanseri Tedavisi


Hastaya pankreas kanseri tanısı konduktan ve kanserin hangi evrede olduğu tespit edildikten sonra hastaya uygun tedavi yöntemi ve takvimi belirlenerek vakit kaybetmeden tedaviye başlanır.


Bu aşamada pankreas kanseri tedavisi olarak kullanılabilecek yöntemleri şu şekilde detaylandırmak mümkündür;


  • Cerrahi Müdahale: Diğer kanser türleriyle kıyaslandığında pankreas kanserinin tedavisini sağlayacak olan cerrahi müdahalelerde risk daha fazladır. Bunun nedeni ise; ameliyat sonrası gelişebilecek olan komplikasyonların hastanın hayatını sonlandırma ihtimalinin kuvvetli olmasıdır. Enfeksiyon ve kanama bu komplikasyonlardan en sık karşılaşılanlarıdır. Buna ek olarak; pankreas kanseri ameliyatında birden fazla uzmanlık dalının bir arada olması gerekir. Cerrahi müdahale dışında uygulanacak yanal tedavi tekniğinin de çeşitli uzmanların bir araya geldikten sonra vereceği karara göre belirleneceği unutulmamalıdır.

  • Kemoterapi: Kanserli hücrelerin yayıldığı alanın kapsamı hayli geniş ve cerrahi müdahaleye elverişli değil ise kanserin yayılmasının durdurulması adına kemoterapi yöntemine başvurulur. Bu açıdan bakıldığında kemoterapi; kanserli hücrelerin ilerleyişini engelleyerek asıl tedavi olan cerrahi müdahale için uygun zemini hazırlar ifadesi yanlış olmayacaktır.

  • Radyoterapi: Kemoterapi ile aynı niteliklere sahip olan radyoterapi, genellikle tek başına kullanılan bir yöntem değildir. Kemoterapi ile bir arada kullanıldığı takdirde kanserli hücreler üzerinde daha büyük etkiye sahip olacağından uzman hekimlerin önemli bir kısmı tercihlerini bu yönde kullanır.

Elbette bireyin normal yaşantısına dönmesi için yalnızca uygulanan tedavi yöntemleri yeterli değildir. Uzmanlar tarafından uygulanan müdahalelere ek olarak bireyin de yaşantısında birtakım düzenlemeler yapması kanserin tekrar riskini azaltacağı gibi tedavinin de başarıya ulaşma olasılığını yükseltecektir.


“Bu aşamada bireyin beslenme tarzını düzenlemesi, alkol ve sigara kullanıyor ise bu maddelerin kullanımını tamamen ortadan kaldırması, düzenli aralıklarla spor yaparak zinde bir vücuda sahip olması ve tedavi sonrası kontrollerini aksatmaması topyekun tedavi kapsamına dahil edildiğini belirtmek gerekir.”


Pankreas Kanseri Öldürür Mü?


İlk paragraflarda ifade edildiği gibi pankreas kanseri ölüm oranı açısından bakıldığında kanser türleri içerisinde dördüncü sırada yer alır. Bu istatistikten yola çıkarak “Pankreas kanseri öldürür mü?” sorusunun yanıtı hiç şüphesiz evet olacaktır. Tedavi edilmeyen pankreas kanserlerinin 5-6 ay içerisinde hastanın yaşantısına son verdiği çalışmalar neticesinde kanıtlanmış bir gerçektir.


Tabi kanserin yayılım hızı, teşhis edildiği evre ve hastaya uygun tedavi planlaması faktörler pankreas kanserinin ölümcül yönü üzerinde doğrudan etki sahibidir. Erken evrelerde teşhis edilen ve vakit kaybetmeden uygun tedavi ile ortadan kaldırılmaya çalışılan pankreas kanserlerinde ölüm oranları büyük ölçüde düşüş gösterir.


Tedavi edilen pankreas kanserlerinde ise hastalığın tekrar etme riski mevcut olmasına rağmen alınabilecek önleyici faktörler ile bu durum ortadan kaldırılabilir. Dolayısıyla, pankreas kanseri ölümcül bir kanser türü olmasına rağmen hastaların uygun yollarla kurtulma olasılıkları da hayli kuvvetlidir.



Pankreas Kanseri

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder