25 Nisan 2018 Çarşamba

Prostat Kanseri

Erkek bireylerde en çok karşılaşılan kanser türlerinden biri olan prostat kanseri, Türkiye özelinde bakıldığında her bin kişiden 38’ inde görülürken, küresel ölçekte bakıldığında ise bu sayının 24’ e düştüğü görülür.


Sırasıyla prostat kanseri belirtileri, nedenleri, evreleri ve tedavisinden bahsetmeden önce, hastalık ve hastalığın oluşum gösterdiği prostat bezi hakkında genel bilgiler vermek gerekir. Bu kapsamda istatistiksel açıdan prostat kanserine bakarsak;


  • Küresel düzeyde her 3 dakikada bir prostat kanseri tanısı konulurken, 14 dakikada bir prostat kanseri nedenli ölüm gerçekleşir.

  • Erkeklerin prostat kanseriyle karşılaşma oranları % 16, prostat kanserinin ölümcül yanının gösterme olasılığı % 3’ dür.

İstatistiksel verilerden de rahatlıkla anlaşılabileceği gibi prostat kanseri, ciddiye alınması gereken bir kanser türüdür ve uygun tedavi uygulanamaz ise hastanın yaşamına son verici düzeye gelebilir.


21. yy. teknolojisinin getirdiği görüntüleme cihazları neticesinde prostat kanseri erken evrelerde teşhis edilebilir. Fakat, prostat kanseri de cilt kanseri ve meme kanserinde olduğu gibi yayılım evresinde belirtilerini oldukça iyi gizler. Dolayısıyla bu durumun hasta açısından en tehlikeli yanı hiç şüphesiz; tedavide geç kalınması ve ölüm riskinin ortaya çıkması olacaktır.



Uzman hekimlerin bu noktadaki tavsiyesi; özellikle ciddi anlamda idrar tutamama problemi yaşayan bireylerin vakit kaybetmeden, herhangi bir problem yaşamayanların ise 40 yaşından sonra yılda bir kez hekim kontrolüne başvurarak muayene olması yönündedir.


Bir önceki paragraflarda ifade olunduğu gibi prostat kanseri en basit ifadeyle; kanserli hücrelerin erken bireylere özgü bir bez olan prostat bezinde ortaya çıkmasıdır. Kanserli hücreler prostat bezinde ortaya çıkmasına rağmen başka vücut dokularına yayılım gösterebilir. Kanser prostatta oluşum göstermesine rağmen vücudun herhangi bir bölgesinde büyüyerek etki gösteriyor ise bu durum “metastaz” olarak ifade edilir.


Prostat bezinin, mesanenin alt bölgesinde bulunan ve erkek üreme hücresi olan spermin sıvı kısmının oluşturulmasında aktif olarak rol alan doku olarak tanımlandığı düşünülürse, prostatta meydana gelecek olumsuzlukların hastanın üreme sistemi üzerinde doğrudan etki sahibi olacağı daha net görülecektir.


Prostat Kanseri Neden Olur?


Prostat kanseri nedenleri kapsamında üzerinde durulması gereken ilk nokta; kanser türlerinin çoğunda olduğu gibi prostat kanserinde de hastalığı tetikleyen etmenlerin yani risk faktörlerinin bilinmesine rağmen, hastalığın nedenlerinin tam olarak tespit edilmemesi durumu vardır.



Prostat kanseri kapsamında değerlendirilen etkenleri şu şekilde detaylandırmak mümkündür;


  • Genlerin Etkisi: Tüm kanser türlerinde olduğu gibi genetik faktörlerin etkisi prostat kanserinde de etki sahibidir fakat, diğer kanser türlerine kıyasla bu etkinin derecesinin daha düşük olduğunu ifade etmek gerekir. Dolayısıyla hekimlerin prostat kanseri şüphesiyle yaklaştığı bireylerde üzerinde durduğu ilk nokta; “Birinci dereceden akrabaların içerisinde daha önce prostat kanseri yaşayan var mıydı?” sorusunun yanıtı olacaktır. Çeşitli kliniklerde yapılan araştırmalar neticesinde belirtilen sorunun yanıtının prostat kanseri üzerinde % 10 etkili olduğu tespit edilmiştir.

  • Yaş Faktörü: Kanser üzerinde etki sahibi olan faktörlerden bir diğeri de, bireyin yaşıdır. Prostat kanseri kapsamında bakıldığında 50 yaşın hayli kritik öneme sahip olduğu görülür. 50 yaşın aşmış erkek bireylerde hastalık ile karşılaşma riski katlanarak devam eder. Elbette burada belirtilen 50 yaş bireyin fizyolojik yapısına bağlı olarak değişken değerler alabilir. Bir önceki satırlarda ifade olunduğu gibi uzmanlar, ortalama verilere dayanarak kritik yaşı 40 olarak belirlemiştir.

  • Bireyin Irkı: Prostat kanseri vakıalarına bakıldığında siyahi ırka mensup olan bireylerin diğerlerine kıyasla gözle görülür derecede ön plana çıktığı saptanmıştır. Dolayısıyla bu durum siyahi ırkın, prostat kanserinin risk gruplarına dahil edilmesine neden olur.

  • Bireyin Beslenme Alışkanlığı: Her ne kadar etkisi kesin olarak kanıtlanmamış olsa da, bireyin beslenme tarzının hastalık üzerinde etki sahibi olduğuna inanılmaktadır. Bu bağlamda, bireyin vücut sistemleri özellikle de bağışıklık sistemi üzerinde olumsuz etkiye sahip besin gıdalarının tüketiminden uzak durması gerekir.

Görüldüğü üzere hastalığın oluşumunda etki sahibi olduğu bilinen faktörlerin sayısı hayli azdır. Bu durum hiç şüphesiz hastalığın nedenlerinin tam manasıyla tespit edilmemesinden kaynaklanır ve prostat kanseri tanısı konulduktan sonra, hastada bu sorunu oluşturan faktörün doğru bir şekilde tespitini zorlaştırır.


Prostat Kanseri Belirtileri



Prostat kanseri yayılım hatta kimi zaman da gelişim evrelerinde dahi kendisini belli edecek semptomları ortaya çıkartmayabilir. Bu durumda da, hastalığın müdahale edilmesi gereken aşamadan öteye geçerek bireyin yaşamına son vermesi muhtemel hale gelir.


Erken tanı ve tedavi noktasında en güvenilir yöntem; 40 yaşına kadar iki yıl bir, 40 yaşından sonra ise yılda bir kez gerekli tetkiklerin yaptırılmasıdır.


Prostat kanseri belirtileri seyri açısından genel bilgiler verdikten sonra, hastalığın belirtilerini sıralamak mümkündür;


  • Bireyin idrarını kontrol edememesi ve boşaltım esnasında keskin bir ağrı hissetmesi.

  • İdrarda önemli ölçüde tazyik azalması.

  • Ereksiyon probleminden dolayı bireyin cinsel hayatının belirgin ölçülerde azalması.

  • Vücudun herhangi bir bölgesinde meydana gelme ihtimali olmasıyla birlikte, özellikle kasık bölgesinde ağrı.

Burada parantez açılması gereken önemli noktalardan bir tanesi de; prostatta oluşum gösteren ve zamanla diğer vücut doku ve organlarına sıçrayan kanserli hücreler, etki gösterdiği dokunun vücutta meydana getirdiği etkilere bağlı olarak da kendini belli edebilir. Dolayısıyla prostat kanseri kapsamında yalnızca bir bölge ile sınırlı kalınmamalı, geniş bir bakış açısına sahip olunmalıdır.


Son olarak; prostat bezi büyümesiyle ortaya çıkan semptomların prostat kanseriyle aynı etkiyi gösterdiğini, dolayısıyla bu iki durumun karıştırılmaya müsait olduğunu ifade etmek gerekir.


Prostat Kanseri Evreleri


Prostat kanseri temel olarak 6 evreye ayrılır ve bu evrelerden başlangıç evresi olan 1.evrede hastalık kati suretle semptomlarını belli etmez. Hastalığın ilk dört evresinde klasik şekilde kanserli hücreler yayılım ve etki göstermeye devam eder. Fakat, 5.evre hastalık için deyim yerindeyse dönüm noktasıdır.


  1. evrede kanserli hücreler prostat bezi dışarısında etki göstermeye başlayarak vücut sistemini bütünüyle etki altına almaya başlar. Dolayısıyla hastalığın en geç 5. evrede teşhis edilmesi gerekir. Aksi takdirde, hasta ölüm tehlikesi ile karşı karşıya kalacaktır.

Prostat Kanseri Tedavisi


Prostat kanseri tedavisi noktasında tercih edilebilecek metodun belirlenmesinde; kanserli hücrelerin boyutu, etki gösterdiği alan ve hastanın bağışıklık sisteminin hastalığı gösterdiği direnç etki sahibi olur.



En etkin tedavi yöntemi cerrahi müdahale olup, tedavinin düğüm noktasını; prostatın vücuttan uzaklaştırılması oluşturur. Erken dönemde prostat kanseri tanısı konan hastalarda, tedaviden ziyade kanserin takibi ve kontrolü esas alınır. Cerrahi müdahale uygulandığı takdirde ise laparoskopi tekniği ile uygulanır. Bu teknik klasik cerrahi müdahalelere kıyasla; ameliyat sonrası gelişebilecek komplikasyonların azlığı ve tedavi başarı yüzdesinin yüksek olması ile ön plana çıkar. Buna ek olarak laparoskopi, hastaları estetik yönden genellikle memnun eden bir cerrahi operasyon ortaya çıkartır.


Cerrahi müdahalede prostatın alınması esnasında ereksiyon durumunu meydana getiren sinirsel iletimin bu kapsamın dışında tutulması muhtemeldir. Burada hekimin becerileri ve kanserin durumu büyük önem taşır.


Hastalığın evre-tedavi kapsamını detaylı bir şekilde incelemek gerekirse;


  • ve 2.evrede teşhis edilen prostat kanserinin tedavisinde cerrahi müdahale, radyoterapi ve hormon tedavisi kullanılabilir. Burada hormon tedavisi ilk aşamada kullanılmamakla birlikte hastanın genel durumuna bakılarak kullanımına karar verilir.

  • evre için de cerrahi müdahale ve radyoterapi geçerlidir. Burada ilk iki evreden farklı olarak hormon tedavisinin yanında kemoterapi de uygulanabilir. Belirtilen tedavi metotları ilerleyen evreler için değişkenlik göstermeyecektir.

Genel olarak özetlenecek olursa; prostat kanseri tedavisinde diğer tüm hastalıklarda olduğu gibi hasta odaklı bir planlama yapılır ve bu nedenle kullanılan tedavi yöntemleri hastaya bağlı olarak ufak tefek değişiklikler gösterebilir.


Prostat Kanseri Öldürür Mü?


Kanser türlerinin tümünde olduğu gibi prostat kanserinde de hastanın ölüm riskiyle karşı karşıya kalması muhtemeldir. Özellikle geç evrede teşhis konulan ve bununla ilintili olarak tedavisinde geç kalınan prostat kanserinde hasta için hayli tehlikeli bir durum söz konusudur.



Buna ek olarak; elbette, gerekli müdahaleler yapıldığı ve kanserli hücreler kritik noktaları etkilemediği takdirde hastanın tedavi edilmesi kuvvetli bir olasılıktır. Nitekim yapılan araştırmalar neticesinde prostat kanserinde ölüm riskinin % 3 olduğu tespit edilmiştir. Bu ölümlerin içerisinde en büyük etkiye sahip olan bölüm; hastalığın geç teşhis edilmesidir.


Dolayısıyla birçok defa yinelendiği gibi belirli aralıklarla muayene olmanın öneminin birey sağlığı üzerindeki etkisini tekrar etmek gerekir.


Prostat Kanserinde Tedavi Sonrası Dikkat Edilmesi Gerekenler


Özellikle etki derecesi hayli genişledikten sonra tedavi edilen prostat kanserleri başta olmak üzere, tüm kanser türlerinin tedavi edilmiş olmasına rağmen belirli bir tekrar etme riski her zaman mevcuttur. Hastalığın tekrar etmesi durumunda vereceği tahribat hiç şüphesiz ilk kez ortaya çıktığında daha şiddetli ve yıkıcı olacaktır. Dolayısıyla, hastalığın tekrar etmesinin önüne geçilmesi ve bütünüyle sağlıklı bir tedavi açısından, yalnızca tedavi önce ve tedavi esnasında değil sonrasında da gerekli önlemler alınmalıdır.



Bu kapsamda alınabilecek önlemlerden ilki; hastanın, vücut bağışıklık sistemini kuvvetlendirmesi adına beslenme ve yaşam tarzını düzenlemesidir. Yapıcı yönü yüksek protein ağırlıklı besinlerin tüketimine yönelmesi ve tazeliği ile hijyeninden emin olduğu sebzeleri tüketmesi gerekir. Yaşam tarzından kasıtta ise uyku düzeni ve fiziksel aktiviteler vardır. Vücudun her bir hücresi için büyük öneme sahip olan uyku, iyileşme sürecinin kesintisiz devamını sağlayacak ve vücudun onarımını kolaylaştıracaktır. Fiziksel aktiviteler ise hastanın tedavi sırasında çektiği psikolojik problemlerin ortadan kaldırılmasına ek olarak; kas-iskelet sistemi başta olmak üzere dolaşım, boşaltım ve solunum sistemlerinin düzenlenmesine katkı sağlayacaktır.


Bireyin tedavi sonrasında alması gereken son önlem; kontrollerini aksatmaması ve tedaviyi uygulayan hekimin tavsiyelerinin dışına çıkmamasıdır. Düzenli periyotlarla yapılacak kontrollerde hastalık tekrar etme belirtisi gösterdiği anda vakit kaybetmeden kontrol altına alınarak ortadan kaldırılabilecektir.


Belirtilen tüm faktörler birarada uygulandığı takdirde tedavinin başarı yüzdesi artacağı gibi hastalığın tekrar etme olasılığı da minimize edilmiş olacaktır.


Prostat Kanseri Ameliyatı


Prostat kanseri tedavisi kapsamında belirtildiği gibi hastalığın tedavisinde temel noktayı cerrahi müdahale oluşturur. Kemoterapi, radyoterapi ve hormon tedavisi de kullanılıyor olmasına rağmen, kanserli dokuların vücutta çıkartılması ameliyat ile mümkündür. Dolayısıyla, ağrılık verilen temel noktanın cerrahi müdahale olduğunu söylemek yanlış olmaz.



Prostat kanseri ameliyatı, gelişen tedavi metotları sayesinde hastanın kolaylıkla taburcu olabileceği şekilde düzenlenebilir hale gelmiştir. Özellikle laparoskopi olarak adlandırılan ameliyat tekniği ile prostat ve kanserin sıçradığı diğer dokuların vücuttan çıkartılması daha da kolaylaşmıştır. Kapalı ameliyat tekniği olarak adlandırılan yöntemin son avantajı da; ameliyat esnasında ve sonrasında gelişebilmesi muhtemel komplikasyonları minimize etmesidir. Tüm bunlara bakıldığında tekniğin kanser gibi ince dokunuşlar gerektiren bir hastalığın tedavisi için hayli uygun olduğu görülür.



Prostat Kanseri

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder