30 Mart 2018 Cuma

Karaciğer Kanseri

Adından da anlaşılabileceği gibi vücuttaki en büyük organ olan karaciğerde meydana gelen ve vücut sistemlerinin birçoğunda aktif olarak rol alan karaciğerin faaliyetlerini kısıtlayıcı etki yapan karaciğer kanseri, erkekler bireylerde kadın bireylere oranla daha sık rastlanan ve ölümcül yönü yüksek bir kanser türü olarak tanımlanabilir.Akciğer kanseri ile farklı reaksiyonlara sahiptir


“Elbette, teşhiste dolayısıyla da tedavi de geç kalındığı takdirde kanserin ölümcül yönünü gösterdiği unutulmamalıdır. Başlangıç ya da yayılım evrelerinde tespit edildiği takdirde kanser büyük oranda ortadan kaldırılarak hasta sağlığına kavuşturulur.”


Bu noktada üzerinde durulması gereken bir nokta da; kanserli hücreler, karaciğerin kendine ait hücreleri ise bu durumun kötü huylu ya da habis tümörler yani karaciğer kanseri olarak nitelendirildiğidir. Karaciğerdeki yapısal bozukluklar ve çevresel birçok faktörün etkisi altında ortaya çıkan kanserli hücreler, diğer kanser türlerine kıyasla insan vücudu için daha ciddi bir tehdit oluşturur. Bu nedenle de, tedavi aşamasında hastaya uygun tedavi yöntemine vakit kaybetmeden karar verilerek tedaviye başlanması gerekir.



Hiç şüphesiz bu aşamada akıllara takılan soruların başında “Karaciğer kanseri ne kadar yaşar?” sorusu gelir. Tedavide geç kalındığı takdirde hastanın içinde bulunduğu koşullara ve bağışıklık sisteminin kansere direncine bağlı olarak hasta 6 ile 8 aylık bir periyotta yaşamını yitirir. Fakat, kanser tedavi edildiği takdirde hastanın normal yaşantısına devam etmesinde herhangi bir sakınca yoktur.


Ayrıca Prostat Kanseri makalemizi okuyabilirsiniz


Karaciğer vücut sistemlerindeki görevleriyle ilgili birtakım genel bilgilere sahip olmak kanserin vücut sistemlerini ne denli olumsuz etkileyeceği hakkında şüphesiz daha geniş bir bakış açısı sağlayacaktır. Bu kapsamda karaciğerin görevlerini şu şekilde sıralamak mümkündür;


  • Vücut ısısının ve kandaki şeker konsantrasyonunun dengelenmesi.

  • Bağışıklık sisteminin temel elemanları olan antikorları üretmesi.

  • Yaralanma vb. olaylarda ihtiyaç duyulan ve kan pıhtılaşmasında rol alan protrombin üretimini kontrol etmesi.

  • Kanda fazla miktarda bulunan glikozu, depolama maddesi olan glikojene çevirerek depolaması.

Görüldüğü üzere karaciğerin işlevinde aksamalar görülmesi ya da işlevini tamamen yitirmesi vücut sistemlerinin tamamını olumsuz etkileyecek dolayısıyla hasta için topyekun bir tehlike doğuracaktır.


Karaciğer Kanseri Belirtileri


“Kanser türlerinin hemen hepsinde olduğu gibi karaciğer kanseri için de; “Hastalık, ilk evrelerinde herhangi bir semptom göstermez ve bu durum kanserin teşhisini zorlaştıran bir etkendir.” ifadesini kullanmak yerinde olacaktır.”


Buna ek olarak; karaciğer kanseri semptomlarının başta karaciğerde meydana gelen hastalıklar olmak üzere birçok farklı hastalığın semptomları ile karıştırılmaya müsait olduğunu belirtmek gerekir. Bu bağlamda bakıldığında, hastalığın teşhisini zorlaştıran bir diğer etkenin; semptomların başka hastalıklarla karışması olduğunu söylemek yerinde bir ifade olacaktır.



Hastalığın semptomlarıyla ilgili çeşitli genellemeler yaptıktan sonra semptomları şu şekilde listelemek ve detaylandırmak mümkün olacaktır:


  1. Bağışıklık Sisteminin Bozulması: Bir önceki paragraflarda ifade olunduğu gibi karaciğerin en önemli görevlerinden bir tanesi; bağışıklık sisteminin temel birimi olan antikor üretiminde yer alması. Dolayısıyla, karaciğerin fonksiyonlarında meydana gelen aksamalar bağışıklık sisteminin yapısının bozulmasına neden olarak, bunun neticesinde hastanın vücudunda gribal enfeksiyonda olduğu gibi halsizlik, iştahsızlık ve tüm bunlara bağlı olarak ani kilo kayıplarına neden olur. Burada görüldüğü üzere semptomların gribal enfeksiyon ile karışması gayet müsaittir. Bu nedenden ötürü belirtilen semptomları yaşayan hastalar; detaylı tetkik yaptırmadan yani; uzman hekim kontrolünden geçmeden ilaç kullanımı ya da alternatif tıp tekniklerine başvurmamalıdır.

  2. Sindirim Rahatsızlıkları: Özellikle sindirimin temel noktası olan midede görülen sızı şeklinde acılar, hazım ve bulantı problemi karaciğer kanserinin semptomları arasında yer alır. Karaciğer dışarısına yayılım gösteren kanserli hücrelerinin yöneldiği alan da semptomları doğrudan doğruya etkiler. Dolayısıyla, sindirim rahatsızlıkları belirgin semptomlardan biri olabileceği gibi silik bir halde de görülebilir.

  3. Ciltte Görülen Değişimler: Karaciğerin fonksiyonları aksatması neticesinde cildin sarılık hastalığında olduğu gibi renk değiştirmesi ve deri altında belirgin morlukların oluşması karaciğer kanserinin semptomları arasında yer alır.

  4. Kanın Pıhtılaşmaması: Kan pıhtılaşmasını sağlayan protrombin hücrelerinin üretiminin gereken düzeyde olmaması yaralanma ya da vücudun normal düzeni içerisinde gerçekleşen kanama olaylarında pıhtılaşma probleminin ortaya çıkmasına neden olur. Özellikle sık sık görülen pıhtılaşma sorunu karaciğer kanserinin önemli bir belirtisidir.

 



Karaciğer kanseri her ne kadar semptomlarını belirli bir döneme kadar gizlese de, düzenli periyotlar ile sağlık kuruluşlarında muayene olan bireylerde hastalığın teşhisi oldukça kolaylaşır. Buna ek olarak; bireyin karaciğer kanseri belirtileri noktasında yetkin düzeyde bilgi sahibi olması da hastalığın erken dönemde teşhisini sağlayabilir.


Karaciğer Kanseri Evreleri


Karaciğer kanseri dört temel evrede incelenir ve evreler arasında kanserli hücrelerin yayıldığı alan ve gösterdiği etkiler noktasında hiyerarşik bir sıralama mevcuttur. Karaciğer kanseri üçüncü evrede teşhis edildiği takdirde hastanın tedavi şansı hayli yüksekken dördüncü evrede tespit edilen karaciğer kanserlerinde bu oran düşüş gösterir.


Karaciğer kanseri evreleri kapsamında sınıflara ayrılan dört evreyi şu şekilde detaylandırmak mümkündür;


  • Evre 1: Karaciğer içerisinde gelişmeye ve yayılmaya başlayan kanserli dokular, organın işleyişinin bozulması yönünde henüz tam manasıyla yetki sahibi değildir.

  • Evre 2: Karaciğerin önemli bir kısmını ve dolaşım sistemini sağlayan damarları sarmaya başlayan kanserli hücreler, karaciğerde birtakım fonksiyonların aksamasına neden olur. Kuvvetli olmasa da hastalığın ilk semptomları da bu evrede ortaya çıkmaya başlar.

  • Evre 3: A, B ve C olarak üç kademeye ayrılar 3. evrede, karaciğerin tümüne yayılan kanserli dokular vücuttaki diğer organlara ve bezlere sıçrayarak vücudun bütününü etkilemeye başlar. Bu dönemde hastalık, semptomları aracılığıyla iyiden iyi kendini belli eder.

  • Evre 4: Sonuç aşaması olarak nitelendirmenin mümkün olduğu bu evrede, hastanın yaşam kalitesi hayli düşmüş ve semptomlar açık bir şekilde kendini belli etmeye başlamıştır. Karaciğer dışında birçok vücut dokusuna yayılan kanserli hücreler, hastanın yaşamını tehdit edecek düzeyde olduğundan hastanın vakit kaybetmeden tedavi edilmesi gerekir.


“Bu aşamada karaciğer kanseri tanısında kullanılan yöntemlere de değinmekte fayda vardır. Hastalığın tam manasıyla tespitinin yapılabilmesi için en sık tercih edilen teknik; biyopsidir. Buna ek olarak; tomografi, ultrason ve MR gibi görüntüleme teknikleri ile de karaciğer kanseri tanısı konulabilir. Görüntüleme yöntemleri ile kıyaslandığında biyopsinin daha net sonuçlar vereceği unutulmamalıdır. “


 Karaciğer Kanseri Nedenleri


Karaciğer kanseri nedenleri noktasında düğüm noktalarından birini hiç şüphesiz; siroz hastalığı teşkil eder. Karaciğerin genel işleyişi üzerinde birçok olumsuzluğa sebep olması ile siroz hastalığı kanseri tetikleyici etki yapabilir. Dolayısıyla, siroz hastalığını meydana getiren etkenler ile karaciğer kanserini oluşturan etkenlerin birbiriyle doğrudan ilintili olduğu söylenebilir.



Karaciğer kanserine zemin oluşturan ve oluşumunu tetikleyen faktörler;


  1. Alkol ve sigara tüketimi.

  2. Yaş faktörüne bağlı olarak doku yenilenmesinin azalması.

  3. Karaciğer dokularında meydana gelen yaralanmalar ve travma durumları.

  4. Hepatit B, C ve D virüslerinin çıkış noktasını oluşturduğu enfeksiyonlu hastalıklar.

  5. Siroz, Wilson, Diyabet ve Obezite gibi karaciğerin yapısını bozan hastalıklar.


Görüldüğü üzere hastalığın nedenlerini oluşturan yelpaze hayli geniş olup içerisinde birçok hastalığı da barındırmaktadır. Hiç şüphesiz bu durumun bir sonucu da; karaciğer kanseri tedavisinin gecikmesi ve hastanın yaşamının tehlikeye girmesidir.


Tedavi ve hastalığın nedenlerinin yayıldığı taban üzerinde ilişki kurarken “Hastalığın tedavisi, sorunu meydana getiren etkenlerin tespit edilerek ortadan kaldırılmasına bağlıdır.” ifadesini göz önünde bulundurmak gerekir.


Hastalığın nedenlerine ek olarak birtakım risk faktörleri de mevcuttur. Uzman görüşlerin bir kısmı Hepatit enfeksiyonlarını risk faktörleri kapsamında değerlendirse de, geneli Hepatit enfeksiyonlarını hastalığın nedeni olarak kabul etmiştir.


Karaciğer kanserinde risk faktörü kapsamında değerlendirilen etkenler;


  • Yaş

  • Genetik faktörler

  • Cinsiyet

olarak sıralanabilir.


Sebebi tam olarak tespit edilmese de, karaciğer kanseri görülme riskinin erkeklerde kadınlara kıyasla önemli ölçüde arttığı bir gerçektir. Dolayısıyla, erkek bireyleri risk kapsamına dahil etmek mümkündür. Buna ek olarak; bireyin yaşı ve sahip olduğu genetik faktörler de karaciğer kanserinde risk gruplarına dahil edilmesi açısından belirleyici olabilir.


 “Elbette, risk faktörleri kesin olarak hastalığın nedeni olmamakla birlikte hastalığın ortaya çıkması muhtemele grupları tespit etmede kullanılan bir tekniktir. Bu nedenle; risk grupları içerisinde yer alan bireylerin diğer bireylere kıyasla daha sık hekim kontrolüne gözükmesi tavsiye edilir.”


Karaciğer Kanseri Tedavisi


Karaciğer kanseri tedavisi için uygun tedavi takvimi belirlenirken kanserli hücrelerin yayıldığı alanın boyutu ve tesir derecesi en kritik faktör rolündedir. Kanserli hücrelerin yayıldığı alana ek olarak; hastanın vücudunun tedaviye gösterebileceği direnç de dikkate alınır. Fakat burada esas nokta kanserli hücrelerin yayıldığı alan olduğundan bu aşamada ayrı bir parantez açarak durumu değerlendirmek gerekir.


Kanserli hücreler karaciğer dokusunun dışına yayılmamış ve yalnızca karaciğerin faaliyetlerini sekteye uğratıyor ise tercih edilecek yöntemler içerisinde cerrahi müdahale bir adım öne çıkar. Tiroid kanseri tedavisinde olduğu gibi karaciğer kanseri tedavisinde de deyim yerindeyse çözüme kısa yoldan giden bir teknik olarak nitelendirilebilir.



Kanserli hücrelerin yayıldığı alanın çapı karaciğeri aşıyor ise cerrahi müdahaleden önce tercihen kemoterapi ve alkol enjeksiyonu kullanılır. Kemoterapi yan etkileri zararları detaylı şekilde anlatılmıştır. Kullanılan teknikler kanserin ilerlemesini durdurur ve daha sonra gösterdiği etki ile kanserli hücrelerin etkilerini büyük ölçüde azaltsa da tam anlamıyla ortadan kaldırmaz. Bu nedenle de, geniş alana yayılmış karaciğer kanserinde ikili farklı tedavi tekniği bir arada kullanılır.


“Elbette belirtilen tedavi tekniklerinin birçok farklı komplikasyonu mevcuttur. Cerrahi müdahalede gelişebilecek komplikasyonlar; hastanın enfeksiyon kapması ve kanamanın durdurulamaması iken kemoterapide ortaya çıkması muhtemel yan etkiler; cildin anormal ölçülerde morarması, kanser hastalarında ağız yaraları ve sindirim rahatsızlıkları olarak sıralanabilir.”


Karaciğer kanseri tedavisi kapsamında kullanılabilecek diğer tedavi teknikleri;


  • Radyoaktif Tedavi

  • Doğrudan Karaciğer Nakli

  • Ablasyon Tekniği

şeklinde ifade edilebilir.


Hiç şüphesiz, karaciğer kanserinin tedavisinde hastaya uygun tedavi metodu seçildiği takdirde başarı yüzdesi büyük ölçülerde artacaktır. Bu nedenle de, hastalıkla ilgili detaylı tespitler yapılması ve kanserli hücreleri tüm yönleriyle incelemesi gerekir.


Karaciğer Kanseri Ne Kadar Yaşar?


İlk 3 evre içerisinde teşhis edilen ve doğru tedavi tekniği ile ortadan kaldırılan karaciğer kanserlerinde hasta, % 60 oranında yaşantısına normal bir şekilde devam eder. Fakat, hastalığın tekrar etmemesi noktasında gerekli önlemler alınmalı ve he77kim kontrolü için gerekli düzenlemeler aksatılmadan uygulanmalıdır. Dördüncü evrede teşhis edilen karaciğer kanserlerinde tedavi her ne kadar zor olsa da imkansız değildir. Kapsamlı bir tedavi takvimi düzenlendiği takdirde hastanın sağlıklı bir şekilde yaşantısına dönme ihtimali yapılan çalışmalar neticesinde % 35 olarak belirlenmiştir.



“Elbette kanserin tedavi edilmediği durumlar da mevcuttur. Başlangıç aşamasında karaciğer kanserine sahip olan bireylerin % 30’ luk kısmı yaşantılarını 5 yıl boyunca devam ettirebilirler. 5 yıllık sürenin son 2 yılında ise bireyin yaşam kalitesinde büyük düşüşler görüldüğünün altı çizilmelidir. Karaciğer kanserinin etki gösterdiği alan genişledikçe tahmin edilebileceği gibi hastanın ömrü de azalmaktadır.”


 


 



Karaciğer Kanseri

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder